Şuan aynı anda bu yazıyı
görüyorsunuz, belki yakınınızdaki kahve kokusunu hissediyorsunuz ve pencere
kenarında bir arabanın sesini işitiyorsunuz. Bunları tümünü ve muhtemelen daha
fazlasını aynı anda yaparken müthiş bir efor sarf etmiyorsunuz. Çünkü bununla
görevlendirilmiş bir yapınız var; beyin.
Beyin nöronlardan oluşan karmaşık
bir ağ sistemine sahip. Aynı anda pek çok uyaranı algılayıp, yorumlayabiliyor
ve üstüne bir de eylem olarak dönüt verebiliyor. Ve tüm bunları fark
etmediğimiz kadar kısa sürede yapıyor.
Peki biz ne zamandan beri bu kadar karmaşık şeyleri düşünür olduk, bu kadar
zor soruları çözebilir hale geldik? Bir çocuk beyin gelişimi süresince nasıl
maceralardan geçer, neler yapar ve neler onu etkiler?
Bebeğin yeni doğduğu andan itibaren 1 ve 9 aylık,2 yaş ve yetişkin haldeki beyin gelişimi |
Önceden gelişim için ciddi
gelişim aşamalarından bahsedilirdi. Özellikle Piaget çocuk gelişimi kısımlara
ayırmış ve bu kısımlarda çocukların neler yapıp yapamayacağını belirlemişti.
Şimdiki araştırmalar ise Piaget kadar sert değil. Araştırmalara göre beyin
esnek bir organ ve her zaman değişime/ öğrenmeye açık. Vygotsky bu anlamda
çocuk etrafında bulunan yetişkinin önemini vurgular hep. Vygotsky’e göre
çocukla yetişkin arasındaki fark, kurulan iskele (scaffolding) ile aşılabilir.
Çocuk da öğrenir ve gelişir.
Çocuk öğrenmek için pek çok
stratejilerden geçer. Taklit ederek öğrenir mesela. Bir saat önce doğmuş bir
bebek bile ona en yakın olan kişinin mimiklerini taklit eder. Ya da 1 yaşındaki çocuk kaşığın
nasıl tutulacağını öğrenmek için annesini ya da babasını taklit eder.
Çocuk öğrenmek için
benzerliklerden yararlanır. Eğer beşiğinden uzanarak oyuncağına ulaştıysa,
salonda bir engelle karşılaştığında da onları aşarak yine oyuncağına ulaşmaya
çabalar.
-mış gibi oyunu ise bir başka
bilişsel gelişim yoludur. Herkesin –mış gibi oyun denemesi ya da gözlemi
olmuştur. 2 yaş üzeri çocuklar tencere kapağını araba gibi kullanabilir,
kumandayı telefon işlevine dönüştürebilir. Bu sembolik oyun yetişkinlere basit
gelse de içinde pek çok bilişsel gelişimi barındırır. Bir çocuğun –mış gibi
oynaması için üst biliş (meta cognition) ile düşünmesi gerekir. Yani o nesneyi
bulunduğu durumdan çıkarıp başka bir hale dönüştürmesi gerekir. ( kumanda artık
kumanda değil, o bir telefon) Bununla da kalmaz, oyununu sosyo drama haline
dönüştürür. (- alo, efendim baba. Gelirken ekmek al.) Ayrıca çocuğa öz düzenleme
becerisi kazandırır, çünkü kurallara uygun hareket etmek zorundadır.( bu
aşamadan sonra kumandaya telefon gibi davranılması şarttır :) )
Oyun boyunca çocuğun iki önemli
kazanımı olur; üst biliş ve yürütücü işlev ( executive function). Üst biliş
daha önce de dediğim gibi çocuğun durumdan çıkıp üst bir bakışla bakması.
Yürütücü işlev ise bilişsel kontrol denebilir. Belli bir plan ya da kararın
sürdürülebilmesi için bilişsel olarak kendini kontrol etme. ( çocuğun çikolata
yememesi, kendini düzenleyebilmesi- kontrol edebilmesi)
Aşağıdaki videoda bununla ilgili
bir deney paylaşıyorum. Çocuklara marsmallow verip bunu yememeleri söyleniyor.
Eğer yemezse ikinci marsmallow verileceği de belirtiliyor. Çocuklardan beklenen
kendilerini kontrol edebilmeleri
Bu iki özellik öğrenmede büyük önem taşır.
Çünkü kendini düzenleyebilen bir çocuk dikkatini toplar, düzene uygun davranır
yani öğrenmeye hazırdır. Üst biliş ise , çocuğa öğretilebilir. Derin düşünme
(reflection) için;
-bugün neleri iyi yaptım?
-başardığım şeyleri nasıl elde
ettim?
-hangi konularda zorlandım?
-bu zorlukları aşmak için ne
yapabilirim?
gibi sorularla çocuk kendi kendine düşündürülebilir. Bunu
her hangi bir aktivite esnasında da yapabiliriz. “sence neden böyle olmuş
olabilir? Nasıl düzeltebiliriz? Çözüm yolları sunabilir misin? “ gibi.
Eklemek istediğim son şey ise öğrenmenin gelişmesi için sosyal bir ortam şartı. Ailenin, arkadaşların ve
öğretmenin dahil ve etkileşim halinde olduğu öğrenme ortamı çocuk gelişimine
olumlu katkıda bulunur. Ayna nöronlar ancak sosyal ortamlarda aktiftir. Yani siz çocuk ingilizce öğrensin diye robot alırsınız, ama onun , onunla konuşan bir yetişkine ihtiyacı vardır. Siz çocuğa dünyanın en güzel oyuncağını alırsınız, ama bir arkadaşıyla oynadığı sembolik oyun onun gelişimini olumlu etkiler.
Unutmayın, prososyal aktiviteler yani sevdiğin insanlarla birlikte olmak, konuşmak ve vakit geçirmek beyinde çikolata ile aynı bölgeyi uyarır! ( bunu herkes anlayana kadar söylicem evet :D )
references;
Goswami, Usha C., and Peter Bryant. Children's cognitive development and learning. Primary Review, 2007.
references;
Goswami, Usha C., and Peter Bryant. Children's cognitive development and learning. Primary Review, 2007.
bloğunuz hayırlı olsun , faydalı paylaşımlarınız için şimdiden teşekkürler .
YanıtlaSilBen teşekkür ederim! :)
SilSosyal ortam, deneyimler, şüphesiz öğrenmede çok önemli bir yere sahip.. acaba beynin gelişiminde, daha spesifik olarak, çocuğa sunduğumuz duygusal ortam neler yapmakta?
YanıtlaSil