Başlangıç
Şimdi bugünü, en güzel günlerin başlangıcı kabul ediyoruz.
Çünkü yine tevekkül etkisi çiçekleniyor yüreğimizde. Çok garip tevafuklar
zinciri var şuan hayatımda. Zamanlama oldukça iyi.. Şimdi özetle;
Döneme tezin yoğun çalışmalarıyla başladım. Tez zaten zor
iş, danışman ile daha da zorlaştı.
Kendimi onun imzasına bağlı(!) hissettiğimden, karşısında sustum, ezildim,
büzüldüm, horlandım. Yine “ruhum dar bir şeridin içinden geçiyor” gibiydi.
Sonra resim derslerine başladım, biraz havayı değiştirmeye ihtiyaç vardı zira.
Dünyanın en pozitif insanıdır resim hocam, canım. Bana iyi geleceğini
biliyordum, öyle de oldu. Renklerle onardı ruhumu resime geldiğim vakitlerde.
Sonra fotoğraf kursuna gitmeye başladım. Alan dışında işlerle ilgilenmek de iyi
gelir diye düşündüm. Orda da güzel bir hocayla tanıştım bu sayede. Hayatı
olumlu yaşayan, güzel enerjilere inanan.. Bakış açımı açtı, omuzlarımın
dirilmesine vesile oldu. Sonra, “Pardon, bi Dakka!” dedim hayatımdaki
gidişata..
Tez sunumu yaklaşıyordu bir yandan. Masamı temizledim,
kitaplarımı düzenledim. Bilgisayarı açtım ve “Gerçekten iyi bir çalışma yapmak
istiyorum Allahım, gerçekten faydalı olmak istiyorum.” Dedim, hazırlıklarımı
yaptım. Danışmanın da beni germesine sonsuza dek izin vermeyeceğime dair söz
verdim. Bu kararlılıkla sunuma çıktım, alnım ak, omuzlar yüksek, ‘ben bu konuyu
biliyorum çünkü sabahlara kadar çalıştım’ inancını sesime yükleyerek, güç ile..
Sunumum oldukça beğenildi, danışmanın en ezdiği noktalar dahi gayet güzel
bulundu. ^.^Pür neşe çıktım sunumdan! Sonra bi teşekkür gönderdim Allaha ^.^
Tezle ilgili süreç de devam ediyordu tabi, görüşmeler
yapıyoruz. Tavır aynı =) Bu kez şunu fark ettim ki onun oluşturduğu gerilim
hattına sokmuyorum kendimi. Kendimi koruyabiliyorum. O konuşurken, bu onun
yanılgıya düşmüş düşünceleri, beni ilgilendirmiyor diyorum. Yapmam gerekenleri
listeliyorum, onun izin verdiği kadarı anlatıyorum ve çıkıyorum odadan. Son
çalışmayı da tez jürisine gönderiyorum, beğeniliyor =) Maile danışmanı da eklemiş, o
alacağı cevabı alıyor.
Bu arada “Sanat Terapisiyle iyileşmek” kitabını bir
enbisevdiğim arkadaşımın önerisiyle alıyorum. Okuyorum ve içindeki uygulamaları
yapıyorum. İçimdeki çocuğa ulaşıyor ve özlem gideriyorum. Gözlerinden aldığım
güçle bir kez daha ayaklanıyorum.
Kitapların yanında devamlı yayın olarak hayatımda bulunan
yine başka bir enbisevdiğim arkadaşımın hediyesi Riyazussalihin kitabına devam
etmek istiyorum. Bir süredir okumayınca ‘ affet beni!’ diye açıyorum cilt 2yi.
Konumuz TEVEKKÜL. Tabi önce bi havalanarak “ ben çok iyi tevekkül ederim”
diyorum ama nerde J
Okuduğum her hadis tokat gibi geliyor yüzüme. “Eğer siz Allaha gerektiği gibi
güvenseydiniz, Allah kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı.”. Devam
ediyor bu silkelenmeler.. Peygamber (sav) cennete azapsız girecek yetmiş bin Müslüman
olacağını söylüyor sahabelerine. Bekliyorum ki çok ibadet eden, çok oruç tutan
falan sıralanacak..Cevap yine tokat gibi geliyor. “Onlar büyü yapmayan ve
yaptırmayan, uğursuzluğa inanmayan ve RABLERİNE GÜVENENLERDİR.” Sonra durup düşünüyorum tabi, nasıl yani..
Farkediyorum ki tevekkül imanın kendisi, Allaha güvenmenin en temiz yolu. O an
hayat yine duruyor tabi..
Kafamda boşuna oluşturduğum maddi kaygılar, kişilere
hissettiğim bağlılık ( sanki benim tezimi yakmak ona bağlı, sanki beni işten
çıkarmak onun elinde vs.) Ben kendim tanrılaştırmışım insanları. Onlara kendi
elimle güç vermiş, sonra da neden beni güçsüz görüyor diye çırpınmışım..Bana ne
yaptılarsa haklılar, Allah onlardan razı olsun. Bu kadar şiddetli
hissetmeseydim, bu kadar da net fark edemezdim hatamı.
Ve bugün yaşadığım son vaka ile tevekkülü tezhip sanatıyla
süslüyoruz. Bir görüşmeden eve doğru geliyordum, köşede TEDİ var bizim =))
Normalde direkt eve giderim, ne bakkala ne markete girerim. O an girmek
istedim. Sola çark yaptım girdim içeri. Karton çanta arıyorum dedim. Kasiyer
kız buldu buyurun dedi, kasaya bıraktı ücreti de şudur dedi. Kız kafaya koymuş
beni sepetleyecek hemen. Ama ben inat ^.^ Dursun tamam ben biraz gezicem
dedim.. Neyse kutular arasında dolaşıyorum, kapaklarını açıp bakıyorum ne alakaysa
=)) Derken, diğer tezgahtar geldi, öğretmen misiniz dedi. Ben şok. Hatta
anaokulu öğretmeni misiniz dedi. Al sana şok 2. Bende anlattım, öğretmenim ama
tezimi anaokullarında yapıyorum diye. Bende şu üniden şu bölümde okudum ama
gördüğünüz gibi tezgahtarım dedi. Gözler doldu, blorp diye. Bende kem küm
bişeyler söylemeye çalıştım, umudunu kaybetme, belli ki sevdiğin bi alan Allah
muhakkak bi kapı açacaktır dedim. Bi de havalı havalı tevekkül ayetlerini
söyledim, halbuki bilse ben daha iki gün önce tevekkülü tokat gibi yemişim =))
Böyle garip bi etkileşim oldu aramızda, ikimizde gözler blorp blorp yaşlar
^.^ Duygusallığımı seveyim <3 Sonra dedimki ben sizin alanı bilmiyorum, ama
okuldaki hocaya sorayım sizin alanınızdan mezun, o bir yol gösterir, en azından
fikir verir. Eve geldim, heyecan dolu =)) Hemen sordum, ne yapabilir sence
nerelere başvursun diye. Bizim okulda o alanda açık var hemen başvursun demez
mi ^.^ Bom Be ! ..Tahmin edersiniz ki
Kasım sonunda öğretmen alımı olmaz =))
Diyeceklerim bu kadardı, Tevekkeltü Alallah! =)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder